💧 İklim Değişiklikleri Sonucunda Kapımızdaki Kuraklık Tehlikesi ve Öngörüler 💧

💧 İklim Değişiklikleri Sonucunda Kapımızdaki Kuraklık Tehlikesi ve Öngörüler 💧
Su kıtlığı, dünya genelinde insanların %40’tan fazlasını etkiliyor; iklim değişikliği sonucunda küresel ısınma nedeniyle, zaten kaygı verici düzeyde olan bu oranın daha da yükseleceği tahmin ediliyor. 1990 yılından bu yana 2,1 milyar insanın daha iyi su ve sıhhi koşullara erişmesi sağlanmış olmakla birlikte, güvenli içme suyu kaynaklarının azalması, tüm kıtaları etkileyen büyük bir sorundur. 2011 yılında 41 ülke su sıkıntısı yaşamıştır; bunların 10’unda yenilenebilir temiz su kaynakları tükenmek üzeredir ve artık alternatif kaynakları kullanmak zorundalar. Artan kuraklık ve çölleşme nedeniyle bu trendler daha da kötüye gitmektedir. 2050 yılına kadar, her dört insandan en az birinin, sık sık yaşanan su sıkıntısından etkileneceği tahmin ediliyor. 2030 yılına kadar herkesin güvenli ve erişilebilir içme suyuna kavuşmasını sağlamak için, altyapıya yatırım yapmak, sıhhi tesisleri inşa etmek ve her düzeyde hijyeni teşvik etmek zorundayız. Su kıtlığını hafifletmek istiyorsak, ormanlar, dağlar, sulak alanlar ve nehirler gibi suyla bağlantılı eko-sistemleri korumak ve eski haline getirmek zorundayız. Ayrıca, gelişmekte olan ülkelerde su verimliliğini teşvik etmek ve arıtma teknolojilerini desteklemek için uluslararası işbirliğine de ihtiyaç var. https://www.tr.undp.org/ Türkiye, sanılanın tersine, su zengini bir ülke değildir. Hâlen, kişi başına düşen 1.519 m3’lük su miktarı ile “su sıkıntısı çeken” bir ülke kabul edilmektedir. Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK), Türkiye nüfusunun 2030 yılında 100 milyona ulaşacağını öngörmektedir. Bu durumda, kişi başına düşen su miktarının 1.120 m3/yıl olması beklenmektedir. Diğer bir deyişle, artan nüfusu, gelişen ekonomisi ve büyüyen kentleriyle Türkiye, maalesef “su fakiri” olma yolunda ilerlemektedir. Türkiye nüfusunun 2030 yılında 100 milyona ulaşacağı ve kişi başına düşen su miktarının bin 120 m3'e gerileyeceği öngörülüyor. Bu öngörüler, Türkiye’nin “su fakiri” olma yolunda ilerlediğine işaret ediyor. Bu arada, iklim değişikliğinin yarattığı olumsuz etkilerin artması ile birlikte, kuraklık da Türkiye için çok önemli bir risk temsil ediyor. Akdeniz için Birlik kuruluşunun hazırlamış olduğu rapora göre, bölgede sıcaklık artışı dünyanın diğer bölgelerine oranla daha yüksek. 600 bilim insanının çalışmalarının aktarıldığı rapora göre, Akdeniz Havzası'ndaki ortalama sıcaklıklar endüstri devrimi öncesindeki döneme kıyasla 1,5 derece arttı. Aynı dönemde dünyanın diğer bölgelerindeki sıcaklık artışı ise ortalama 1,1 derece olarak kaydedildi. Raporun sonuçlarına göre 2040 yılına kadar Akdeniz'deki sıcaklık artışının 2,2 dereceyi bulacağı tahmin ediliyor. Yüzyılın sonuna doğru ise sıcaklık artışının Akdeniz'in bazı bölgelerinde 3,8 dereceye ulaşacağı öngörülüyor. Kuraklıkların sıklık ve yoğunluğu artacak. SON 3 AYDA KURAKLIK DÜZEYLERİ YÜKSELDİ Meteroroloji Genel Müdürlüğü’nün Türkiye’deki son 12 aylık kuraklık analizlerini değerlendiren TEMA Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Deniz Ataç, “Orta ve kuvvetli kuraklık görülen bölgeler Orta Karadeniz, Doğu Karadeniz, Kuzey Ege, Batı Marmara Bölgeleri olarak sıralanıyor” diyor. Ataç’ın yorumları şöyle: “Doğu Anadolu’da Kars, Erzurum, Erzincan, Van illeri, İç Anadolu’da Kırşehir, Kayseri, Güneydoğu’da Bitlis kuraklık görülen yerler arasında. Oysa son 3 aylık kuraklık verilerine bakıldığında ülkenin büyük bölümünde orta, şiddetli, çok şiddetli ve olağanüstü kuraklıkların yaşandığı görülüyor. 2020 yılı sonbaharında yurdumuzun aldığı ortalama 65.8 mmlik yağış, uzun yıllar ortalaması olan 140.6 mm’nin ve geçen yıl sonbahar yağışlarının (74.3 mm) altında. Yağışlarda normaline göre yüzde 53, geçen yıla göre yüzde 11 azalma meydana geldi." Sürdürülebilir olmayan su altyapı projeleri (hidroelektrik santraller, barajlar, havzalar arası su transferi): Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Elektrik Enerjisi Piyasası ve Arz Güvenliği Stratejisine göre ülkemizdeki hidrolik enerji potansiyelinin tamamıyla kullanılması için 2023 yılına kadar yenilenebilir enerjinin payının %30 oranında artırılması hedeflenmektedir. Bu hedef doğrultusunda, hâlen işletme aşamasında olan 443 santralle birlikte, inşaat aşamasında olan 173 ve planlama aşamasında olan 982 olmak üzere, toplam 1.598 projenin hayata geçirilmesi öngörülmektedir. Planlama çalışmalarının, havza ölçeğinde yapılmayışı, hidrolojik sistemleri doğrudan etkilemekte ve bazı dere ve sulak alanların yok olmasına sebep olmaktadır. Su sıkıntısına karşı köklü önlemler için BBC News'e ait habere göz atabilirisiniz.  🔎 Peki sosyal girişimlerimiz, Türkiye'yi tehdit eden kaynakların tükenmesi ve kuraklık konusunda nasıl değişiklik yaratabilir? Yorumlarda tartışalım! 👇 Bu alanda halihazırda çalıştığını bildiğiniz sosyal girişimleri yorumlara eklemeyi unutmayın! Kaynaklar: https://www.dunya.com/kose-yazisi/turkiye-2021de-su-kitligi-yasayabilir/602645 http://awsassets.wwftr.panda.org/downloads/turkiyenin_su_riskleri__raporu_web.pdf https://sutema.org/mavi-gezegen/turkiyenin-tatli-sulari.6.aspx https://www.tr.undp.org/

0 Comments

Benzer içerikler


Sohbet