Fon ve hibe verenler sosyal etkiye nasıl odaklanabilir?

Fon ve hibe verenler sosyal etkiye nasıl odaklanabilir?
Bu içerik, Selin Yıldız'ın teyit.org'da yayınlanan yazısından alınmıştır. Uzun vadeli etki ve dönüşüm yaratmak istiyorsak, var olan kaynaklar, var olan sorunlara cevap verebilecek şekilde dağıtılmalı. Özellikle kriz anlarında sosyal fayda üretenlerin hayatta kalması ve yapabildiklerini en etkin şekilde yapmaya devam edebilmeleri çok önemli. Bunu yaparken finansal kaynak yaratmak olmazsa olmaz. Nisan 2020’de yayınlanan Türkiye Sosyal Girişimcilik Ekosistemi Durum Analizi raporu için Türkiye’deki sosyal girişimlere ekosistem aktörlerinden hangileriyle bağ kurmakta zorluk çektikleri sorulduğunda, girişimlerin yüzde 66’sı yatırımcılar, yüzde 64’ü ise fon sağlayıcılar yanıtını vermiş. TÜSEV’in Covid-19’un Türkiye’de faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarına etkisini ölçmek için yaptığı araştırmanın Hibe ve Fonlar bölümünde ise, yine çarpıcı bir sonuç var: Araştırmaya katılanların yüzde 81’i hibe veren kuruluşların önceliklerinin değişmesi gerektiğini düşünüyor. Yine geçtiğimiz aylarda akademisyen Özge Zihnioğlu’nun 2015-2017 yıllarında Türkiye’den sivil toplum kuruluşlarıyla yaptığı görüşmelere dayanarak çıkardığı Avrupa Birliği-Türkiye İlişkileri: Sivil Toplum ve Depolitizasyon isimli raporda dikkat çekici bir çıktı var: AB fonları Türkiye’deki sivil toplum kuruluşlarının depolitizasyonuna neden oluyor. Rapor bu durumu, AB programlarının faaliyet ve çıktı odaklı olmasının sivil toplumu ölçülebilir faaliyetlerin ağırlıkta olduğu projelere yönlendirmesiyle açıklıyor. Bu üç araştırmanın sonuçlarına baktığımızda sivil toplumun ve sosyal girişimlerin fon verenlerle ilişki kurmakta zorlandıklarını, hibe ve fon sağlayıcıların yürürlükteki fon politikalarının sahayla uyumlu olmadığını düşündüklerini söylemek mümkün. Bu araştırmalarla henüz karşılaşmamışken, salgının ilk zamanlarında Teyit’in kurucusu Mehmet Atakan Foça’yla kurumların hibe/fon çağrıları ve uyguladıkları prosedürler üzerine bir kaç kez toplantı yaptık. Bu toplantılarda kendi deneyimlerimizden yola çıkarak sosyal fayda odaklı faaliyet yürüten bir oyuncu olarak alanda daha etkili rol oynayabilmemizde fon sağlayıcıların nasıl pozisyon almalarını beklediğimize dair bazı fikir ve öneriler ortaya koymaya çalıştık. Geçici çözümleri değil sistem seviyesinde müdahaleleri desteklemek Covid-19 özelinde ortaya çıkardığımız fakat başka kriz anları için de geçerli olabilecek önerilerimizi dört maddede sıralayabiliriz. Covid-19 salgınının uzun bir süre daha kalabalık grupların yan yana buluşmalarını ve toplantıları etkilemesi öngörülüyor. Bu nedenle çevrimiçi araçlarla yapılan çalışmaları desteklemeye açık olunması çok önemli. Fon alacak kurumların da faaliyetlerinde dijital çözümler geliştirmesi elzem. Açılacak acil fonlarda (emergency fund) sadece Covid-19 salgınına geçici çözümler geliştiren çabaların değil, bundan sonra yaşanması muhtemel krizlere de uygulanabilecek, sistem seviyesindeki proje ve programların desteklenmesi gerekiyor. Aksi halde bu çözümler yara bandından öteye geçmeyecek. Acil fonlarda başvuru sahiplerinden istenecek belgeler ve kriterler varsa, başvurana yeterli zaman tanınması gerekiyor. Acil başvurular için hazırlanacak belgeler ekstra bürokratik yük getirebilir, bu bürokratik engelleri aşmada başvuru sahiplerine yardımcı olmak süreci kolaylaştıracaktır. Örneğin gerekli belge ve dokümanlar süreç sırasında da tedarik edilebilir. Covid-19 gibi kriz zamanlarında hayatta kalmak ve işleri sürdürmek en önemli iş. Böyle dönemlerde daha fazla kurumun hayatta kalmasını sağlamak için operasyonel destekleri artırmak gerekiyor. Kurumların krizle baş etmek için geliştirdikleri ve hali hazırda uygulamaya koydukları yöntemleri, desteklenebilir işler olarak görmek kurumların daha fazla alanda çalışma yapmasına katkı sunabilir. “Başvurunuz reddedilmiştir” Peki ama neden? Diğer önerilerimiz ise kriz anlarına uyarlanabilir olmakla birlikte daha genel çerçevede olacak. Bu öneriler kurumların kendi çalışma alanlarına göre daraltılabilir ya da genişletilebilir. Fon sağlayıcıların eleme kriterlerinde daha şeffaf olması ve başvurusu reddedilen projelere yapılandırılmış geribildirimler vermesi çok önemli. Başvuru sahiplerinin başvurularındaki eksiklikleri görmeleri, sonraki başvurularında neye dikkat etmeleri gerektiğini kestirebilmek için epey faydalı olur. Özellikle acil durumlar için açılan fonlarda rekabetçi olmak yerine, sosyal dayanışmayı ve partnerlikleri kolaylaştırıcı bir rol üstlenmek krizi göğüslemekte yine önemli bir rol oynayacaktır. Fon verilen kurumlar arasında ticari ya da etki odaklı alışverişlerin gerçekleşmesini sağlamak sivil toplum ve sosyal girişimciler arasında döngüsel bir ekonominin yaratılması için de iyi bir başlangıç olabilir. Sosyal etkiyi bir domino taşı gibi düşünürsek, sadece fon verilen projenin kendinin değil, projenin uygulanışındaki hizmet alımları ve tedarik ilişkilerinde de daha sürdürülebilir bir dünya için sosyal ve çevresel etkinin gözetilmesinin önemli olduğunu fark edebiliriz. Eğer hizmet alımlarında teklif toplanması gerekiyorsa, toplanan teklifler arasında daha pahalı olmasına rağmen sosyal ve çevresel etkinin yüksek olduğu sosyal girişimlerin önceliklendirmesi, fon sağlayıcılar nezdinde olumlu karşılanabilir. Organizasyonel yapılar fon sağlayıcıların çağrılarında en öne çıkan kriterlerden biri. Dernek, şirket ya da kooperatif, kendi yönetim şemalarını dayatan ve her biri kendine has denetim mekanizmaları olan tüzel kişilikler. Ekipler kendileri için en uygun yönetim mekanizmasını, varolan şemaların dışında yenilikçi ve daha demokratik olacak şekilde kurguluyor olabilir. Dahası bu organizasyon şemaları birer enstrüman olarak kullanılıyor olabilir. Bu nedenle yapılara değil üretilen faydaya odaklanılmalı. Etki, proje kapsamında gerçekleştirilen faaliyet ve ulaşılan insan sayısının ötesinde bir değer. Sistem seviyesinde bir dönüşüm ekosistemdeki pek çok aktörle çalışmayı, ilişkileri yeniden kurgulamayı ve yeni kurallar belirlemeyi gerektirebilir. Bu nedenle etkinin gerçekleşmesi zamana yayılabilir. Sabırlı olup, etkiyi uzun vadede görülebileceğini unutmamak gerekiyor. Bu sebeple kısa vadeli destekler yerine, uzun vadeli sistemik dönüşüm hedeflerinde, fon verilen kuruluşlarla yol arkadaşlığı yapmak önemli. Medya kuruluşlarını destekleyen kurumlar bu kuruluşların en temel faaliyetlerinin gazetecilik yapmak olduğunu unutmamalı. Gazeteciler için projelerinin kabul edilmesi için eğitim yapmak, toplantılar organize etmek ekstra iş yükü yaratabilir ve temel amaçlarından saptırabilir. Medya kuruluşlarına hak savunuculuğu yapan organizasyonlar gibi yaklaşmak yerine, temel aktivitelerine kaynak sağlayarak bu sayede ifade özgürlüğü ve medyada çok seslilik desteklenebilir. Burada sıralamaya çalıştığımız öneriler, Teyit’in bir sosyal girişim olarak dört yıldır fon ve hibe kaynakları geliştirirken deneyimlediklerinden süzülerek hazırlandı. Dünyada ve Türkiye’de sosyal girişimleri ve sivil toplumu destekleyen, sosyal fayda üretenlere yönelik kaynak aktarımında bulunan pek çok kurum ve kuruluş, öte yandan yaşadığımız dünyadaki ekonomik, politik, sosyal, çevresel pek çok soruna çözüm geliştirmeye çalışan çok sayıda aktör var. Var olan kaynakların, var olan sorunlara cevap verebiliyor olması ve bunun için de buraya dair bilgi üretiminin ve diyalog ortamının oluşması çok önemli. İçeriğin orijinali için: https://beta.teyit.org/fon-ve-hibe-verenler-sosyal-etkiye-nasil-odaklanabilir

0 Comments

Benzer içerikler


Sohbet