Erken Aşama Sosyal Girişimler İçin Öneriler

Erken Aşama Sosyal Girişimler İçin Öneriler
Sosyal girişimciliğin Türkiye’de gelişmesi ve yaygınlaşması ile paralel olarak sosyal girişim kurarak toplumsal etki yaratmak isteyen kişilerin sayıları da gün geçtikçe artıyor. Kişisel olarak son dönemde ‘Yenilenebilir enerji alanında bir fikrim var, nasıl hayata geçirebilirim?’, ‘Toplumsal cinsiyet eşitsizliği sorunu ile ilgili çalışmak istiyorum, nereden başlayabilirim?’ minvalinde soruları çok sık alıyorum. Impact Hub olarak sosyal girişimcilik alanına destek olmak amacıyla birçok program yürüttüğümüz son 5 yıl içerisinde özellikle fikir aşamasında ve erken aşamada çok sayıda ekip ile yakından çalışma fırsatımız oldu. Bu ekiplerden bazıları bugünün önde gelen sosyal girişimlerine dönüşürken bazıları ise maalesef yoluna devam edemedi. Yoluna devam edemeyenler içinde bir kısmı girişimciliğin doğası gereği barındırdığı sistemsel ya da sektörel risklerden dolayı ilerleyemezken, birçoğu ise yola çıkarken erken aşamada sağlam bir temel oluşturamamanın sıkıntılarını yaşadılar. Bu yazıda sosyal girişimcilikte özellikle erken aşamada yaygın olarak yapıldığını gözlemlediğim hatalara değinerek buna karşı neler yapılabileceğine yönelik bazı öneriler paylaşmak istiyorum. Odaklanılan hedef kitle ve problemi net olarak tanımlamadan aceleyle geliştirilen ürünler Herhangi bir girişimde olduğu gibi bir hedef kitle ve bu hedef kitlenin yaşadığı bir problemi belirlemeden ilerlemek aslında problem olmayan bir konu üzerinden ürün geliştirme riski yaratan bir durum. Sosyal girişimcilikte odak belirli bir hedef kitlenin sosyal/çevresel bir problemini çözmek olduğu için dolayısıyla sahaya inmeden geliştirilen fikir ya da ürünün hedef kitlenin ihtiyacını karşılaması da çok zor oluyor. Öneri: Sosyal girişimciler hem problemi tanımlama hem de fikir geliştirme aşamalarında hedef kitleleri ile çok yakın olmalı ve hedef kitlelerinden düzenli olarak geri bildirim alarak, bu öğrenimleri önce problem tanımlama daha sonra ise ürün geliştirme süreçlerine sistematik olarak entegre etmeliler. Girişimin ana odağını yatırımcı olarak belirlemek Bir sosyal girişimin iş modelini geliştirirken hedefi yatırımcıdan önce müşteri olmalı. Eğer bir sosyal girişimin net bir müşteri segmenti tanımı ve bu müşteri segmentinden nasıl gelir üretebileceğine dair somut bir planı yoksa herhangi bir yatırımcının ilgisini dahi çekmesi mümkün olmayacaktır. Öneri: Sosyal girişimcilerin erken aşamada olası farklı müşteri segmentlerini belirlemeleri ve bu müşteri gruplarının ihtiyaçlarını iyi analiz etmeleri çok önemli. Bu konuda güzel bir örnek olarak “Fazla Gıda” girişimini verebiliriz. Özel sektörün (süpermarketler, gıda üreticileri vb.) üretim ve dağıtım süreçlerinde oluşan fazla gıdanın farklı alanlarda kullanılmasını sağlayan yenilikçi bir model geliştiren girişim, kurumsal müşterilerinin ihtiyaçlarını ekonomik, sosyal ve çevresel anlamda bütünsel bir şekilde tanımlayabildiği ve bu ihtiyaçlara cevap verebildiği için sürdürülebilir bir gelir modeli kurabildi. Bugüne kadar önemli seviyelerde yatırım alan Fazla Gıda’nın bu yatırımlara hak kazanması ancak bir müşteri havuzu ve ikna edici bir gelir modeli oluşturduktan sonra mümkün oldu. Kritik varsayımları doğrulamadan karar almak İş modeli geliştirme süreçlerinde özellikle iş modelinin dayandığı temel direkleri oluşturan bileşenlere yönelik varsayımların tanımlanıp görünür hale getirilmesi oldukça önemli. Örneğin doğal materyallerden üretim sektörlerine yönelik çevre dostu malzeme üretmek isteyen bir girişimin özel sektörün ihtiyacına yönelik bir varsayımı olabilir. Fakat bu varsayım kullanıcı görüşmeleri ile doğrulanmazsa yapılacak yatırımın doğru ihtiyaca cevap vermesi tesadüfi olacaktır. Öneri: Hem problem tanımlama hem de ürün ve iş modeli geliştirme süreçlerinde kritik varsayımları doğrulamak ya da yanlışlamak adına hedef kitle grupları içerisinden kişi ve kurumlarla kullanıcı görüşmeleri gerçekleştirmek oldukça önemli. Bu kullanıcı görüşmelerinde dikkat edilmesi gereken bir diğer konu da sunulan çözümü dayatmamak, yönlendirici sorular yerine açık uçlu sorular sorarak hedef kitlenin ihtiyaçlarını derinlemesine anlamak olmalı. Sosyal etki odaklı bir iş yapıyor olmanın rekabet avantajı olarak görülmesi Yaygın görülen eğilimlerden bir tanesi de sosyal etki odaklı bir girişim olmanın kendiliğinden destek getireceği ve bu bağlamda rekabet avantajı olarak görülmesi. Sosyal girişim olmak her ne kadar hibe/fon finansmanı anlamında bazı fırsatlar yaratsa da devamlılığı olan bir gelir modeli geliştirmek için maliyet, ürün/hizmet kalitesi, kurumsal yapı gibi birçok bileşende bütünsel olarak iyi işleyen bir sistem tasarımı gerekiyor. Sosyal etki boyutu ancak bu sistem iyi işlerse rekabet avantajına dönüşebilir. Öneri: Bir sosyal girişimin misyonu ve sosyal etki odağının iyi tanımlanması ve anlatılması çok önemli olmakla birlikte, bu konunun, bir girişimin başarılı olması için geliştirmesi gereken diğer bileşenlerle ilgili bir odak kaybına yol açmaması gerekir. Sosyal girişimlerin herhangi bir girişim gibi kapsamlı bir rekabet analizi yapmaları ve alandaki rakiplerinden nasıl farklılaştıklarını/farklılaşacaklarını erken aşamada belirlemeleri olmazsa olmaz bir çalışma olarak görülmeli. Ekip oluştururken benzer tarz ve yetkinliklere sahip ekip arkadaşları tercih etmek Bir işletmenin sürdürülebilir rekabet avantajı, sunduğunuz spesifik ürün/hizmetten de önce, sizin bir ekip olarak temelde neyi iyi yaptığınız ya da yapabileceğiniz konusuna (temel yetkinliklerinize) bağlanıyor. Bir sosyal girişimi hayata geçirme ve başarıya ulaştırma sürecinde çok farklı yetkinliklere ihtiyaç duyulduğu için ekip kurucu üyelerinin beceri setinin çok benzer olması bir dezavantaj olarak değerlendirilebilir. İdeal bir ekip oluşturma süreci misyon anlamında ortaklaşan fakat yetkinlik ve deneyim anlamında mümkün olduğunca farklılaşan üyeleri içeren bir denge kurulmasını gerektiriyor. Bunu erken aşamada iyi tanımlamak özellikle önemli hale geliyor. Öneri: Bir ürün/hizmet fikri geliştirdiğinizde sağlama olarak kendinize “Bu ürün/hizmet fikri ekipteki temel yetkinliklerimizle uyumlu mu? Temel yetkinliklerimizi iyi yansıtıyor mu? Başka ne tip yetkinliklere ihtiyacımız var?” sorularını sorabilirsiniz. Burada iyi bir uyum yakalamak ilerleyen süreçte rekabet avantajı geliştirebilmek için önemli olacaktır. Son olarak sosyal girişimciler için genel bir önerim ise kuluçka programlarını takip ederek en çok fayda alabilecekleri programlara başvurmaları olur. Özellikle erken aşamada gereken bağlantılara ve desteklere bu programlar sayesinde daha hızlı bir şekilde ulaşmak mümkün oluyor.

0 Comments

Benzer içerikler


Sohbet