Dünya Çevre Günü 2020 Teması: Biyoçeşitlilik

Dünya Çevre Günü 2020 Teması: Biyoçeşitlilik
Dünya Çevre Günü, İsveç’in Stockholm kentinde 1972 yılında 133 ülkenin katılımıyla gerçekleşen Birleşmiş Milletler Çevre Konferansından bu yana, her yıl 5 Haziran tarihinde, çevrenin korunması konusunda dünya çapında farkındalık yaratılması ve eylemde bulunulması amacıyla kutlanmaktadır.  Dünya Çevre Günü, küresel değişimin küresel bir topluluk gerektirdiğinin farkında olarak pozitif değişime ilham veren küresel bir platform sunuyor. Bireyleri tüketim alışkanlıklarını tekrar gözden geçirmeye; işletmeleri daha yeşil modeller geliştirmeye; çiftçileri ve üreticileri daha sürdürülebilir üretim yapmaya; hükümetleri vahşi hayatı korumaları için çalışmaya; eğitimcileri öğrencilere Dünya ile uyum içinde yaşamaları için ilham vermeye ve gençleri yeşil bir geleceğin şiddetli bekçileri olmaları için çabalamaya itmeyi amaçlıyor.  İlan edilişinden bu yana her yıl farklı bir temayla kutlanan Dünya Çevre Günü, deniz kirliliğinden küresel ısınmaya, sürdürülebilir tüketimden yaban hayatının tahribatına kadar acil konularda bilinçlendirmek ve harekete geçmek için küresel bir platform haline geldi. Milyonlarca insan bu platformda yer alarak, tüketim alışkanlıklarımızın yanı sıra ulusal ve uluslararası çevre politikasında da değişime yardımcı oldu. 2020 yılının teması ise hem acil hem de varoluşsal bir sorun olan biyoçeşitlilik.  Biyoçeşitlilik, verimli topraklarımızın yanı sıra yemek için meyve ve sebzeler de dahil olmak üzere çeşitli yiyeceklere sahip olmamızı sağlar. Üretimin ve geçim kaynaklarımızın çoğunun temelini oluşturur ve iklimin düzenlenmesine yardımcı olur. Havayı ve suyu filtreler; heyelan ve fırtına gibi doğal afetlerin etkilerini azaltır. Aynı zamanda doğa, modern tıpta kullanılan birçok ilacın önemli bir kaynağıdır. Bitkiler, hayvanlar ve bakteriler tıp araştırmacılarının insan fizyolojisini anlamalarında ve hastalıkları tedavi etmelerinde çok önemli bir yere sahip. Kanser ilaçlarının yaklaşık yüzde 70'ini ya doğal ürünler ya da doğadan ilham alan sentetik ürünler oluşturuyor. Amerika Birleşik Devletleri'nde, ilk 150 reçeteli ilacın en az 118'i doğal kaynaklara dayanmakta.  Gezegenimiz, bitkilerden hayvanlara, mantarlarlardan bakterilere 8 milyon kadar türü barındırırken, bu çeşitliliği insanlık tarihinin tüm zamanlarına göre 1000 kat daha hızlı bir şekilde kaybediyoruz ve şimdiye kadar bir milyon tür yok olmuş durumda. Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) biyoçeşitlilik uzmanı Doreen Robinson: “Sağlıklı ekosistemler hastalığın yayılmasına karşı koruma sağlar. Doğal biyolojik çeşitliliğin yüksek olduğu yerlerde, bazı zoonotik hastalıkların enfeksiyon oranı düşürülebilir” diyor. Ortalama olarak, her dört ayda bir insanlarda yeni bir bulaşıcı hastalık ortaya çıkıyor ve bu enfeksiyonların %75'i hayvan kaynaklı. Hayvan habitatlarını yok ettiğimizde ve yasadışı vahşi hayvan ticaretleriyle patojenlere maruz kalma oranımız ve dolayısıyla bu zoonotik hastalıkların insanlara geçme olasılığı da artıyor.  Hala içerisinde bulunduğumuz pandemi süreci; Brezilya, Amerika Birleşik Devletleri ve Avustralya'daki orman yangınları ve Doğu Afrika'daki çekirge istilaları da insanların ve içinde bulundukları yaşam ağlarının birbirine sıkı sıkıya bağlı olduğunu göstermekte. Doğa bize mesaj gönderiyor. Şimdi harekete geçersek bunu düzeltebiliriz! Bu yıl çevre gününde, tüketim alışkanlıklarınızı değiştirmek için harekete geçebilir; kuruluşunuzda daha yeşil modeller benimsemek için çalışmalara başlayabilir ve daha iyi bir çevre için çalışan kurum ve kuruluşlara destek verebilirsiniz. Ayrıca UNEP tarafından tasarlanan Mission 1.5 oyunuyla küresel ısınmayı 1,5 derece altında tutmak ve iklim krizini bitirmek için dünya liderlerine sesinizi duyurabilir; #ForNature etiketiyle yapacağınız paylaşımlarla UNEP'in çağrısına destek verebilirsiniz.  Daha İyi Bir Çevre İçin Çalışan Sosyal Girişimler Ecording  Ecording, iklim değişikliği sorunlarıyla karşı karşıya kalan kırsal bölgelerde kadınların hazırladıkları tohum toplarını drone ile fırlatıp, ulaşılması zor alanları ağaçlandırarak iklim değişikliği ve kadın istihdamı konularına aynı anda çözüm geliştiriyor. Geleneksel yöntemler yerine ecoDrone ile yapılan ağaçlandırma çalışmaları, 6 kat daha fazla ve 12 kat daha hızlı tohum ekimi imkanı sağlayarak ağaçlandırma maliyetlerini de düşürüyor. Anadolu Meraları Anadolu Meraları, Bütüncül Yönetimi (Holistic Management) Türkiye’ye tanıtan ve Onarıcı Tarım yöntemlerinin ülke genelinde yaygınlaşmasını amaç edinen oluşum olarak akredite eğitimler vermekte ve proje çalışmalarını yürütmektedir. Bütüncül Yönetim ve Onarıcı Tarım pratiklerinin Türkiye'de yaygınlaşması yoluyla her türlü tarım arazisinin ve ekosistemlerin bereketlenerek zenginleşmesini kendisine temel hedef olarak belirleyen Anadolu Meraları, yeni-nesil genç onarıcı çiftçilerin ve arazi yöneticilerinin yetiştirilmesi için özgün yollar oluşturup uygulamayı da misyon edinmektedir.  Honeypull Geleneksel arıcılıkta bal sağımı sırasında arıların yiyecekleri olan tüm bal alınır, yuvaları olan petekleri yok edilir. HoneyPull teknolojisi sayesinde arıların oluşturduğu doğal peteklere zarar vermeden zahmetsizce bal sağımı yapılmasını sağlıyor. Güçlü nesil arıların yetişebilmesi için her petek %7 oranında balı arılara bırakır. Ayrıca Arılar her sağımdan sonra yeniden petek inşa etmek zorunda kalmadıkları için verimleri artar. Honeypull, balın yanı sıra arı sütü, arı zehri gibi birçok alanda kullanılan ürünleri arılara zarar vermeyen bir şekilde elde etme imkanı sunuyor. Siz de biyoçeşitliliğe destek veren girişimleri yorumlara yazın!  Zişan Özdemir Kaynaklar https://www.ab.gov.tr/5-haziran-dunya-cevre-gunu_51288.html  https://www.worldenvironmentday.global/about-world-environment-day  https://www.worldenvironmentday.global/biodiversity-our-solutions-are-nature  https://www.ecording.org/hakkimizda  http://anadolumera.com  https://www.honeypull.com 

0 Comments

Benzer içerikler


Sohbet