Aslolan Yaşamın Sürdürülebilirliği

“Sürdürülebilir Yaşam” ve “Sürdürülebilir Kalkınma” arasındaki farkın ve sosyal girişimciliğin bu kavramların neresinde ve ne şekilde konumlandırılabileceğine dair bir deneme...

Aslolan Yaşamın Sürdürülebilirliği
“Sürdürülebilir Yaşam” ve “Sürdürülebilir Kalkınma” arasındaki farkın ve sosyal girişimciliğin bu kavramların neresinde ve ne şekilde konumlandırılabileceğine dair bir deneme... Yaşam ile kalkınma arasında hiyerarşik bir sıralama vardır; birinin varlığı diğerine bağlıdır. Eğer gezegen üzerindeki “yaşam” sürdürülebilir olursa, tüm canlı ve cansız varlıkları ile ekosistemin kendine has dengesi gözetilirse ancak o zaman ekonomik ve sosyal sistemlerin sürdürülebilir olmasından bahsedebiliriz. Eğer ekosistem sürdürülebilir olmazsa üzerindeki hiçbir sosyal ve ekonomik alt sistem sürdürülebilir olamaz. Yaşamın sürdürülebilirliğini tehdit eden insanlığın yaşam biçimi olduğu için sürdürülebilirlik, insanlığın ekosistemle uyumlu yaşam biçimine işaret eder. Odak yaşamdır, insanın yaşamı ile ekosistemdeki tüm yaşam formları arasında ayrım yapmaz. İnsan ekosistemin parçasıdır ve yaşam bir bütündür. “Sürdürülebilir kalkınma”da ise odak kalkınmadadır. Sürdürülebilirlik ekosistem merkezli bir kavram iken kalkınma insan merkezli bir kavramdır; kalkınırken gelecek kuşakların da aynı kaynaklara/koşullara sahip olmasını kasteder. İnsan merkezdedir, insanın “çevresi” vardır, doğa kaynaktır... Doğal kaynakları tüketmeden, yok etmeden, sorumlu ve adil kullanmayı ve uygun sosyal koşulları oluşturmayı ve korumayı önerir. Böylece gelecek kuşaklar da aynı koşullarda yaşayabilecektir. Bu bakış açısında insan yaşamı ayrışmıştır, yaşam bütün değildir. Bu nedenle insanın merkezde olmadığını hatırlatan sürdürülebilirlik perspektifi önemlidir. Yaşamın sürdürülebilirliğini gözeten bir kalkınma anlayışı kendiliğinden sürdürülebilir olacaktır.  Amaç: Sürdürülebilir yaşam. Strateji: Sürdürülebilir kalkınma Kalkınma bir hedef mi yoksa herkesin temel ihtiyaçlarını karşıladığı, sosyal ve ekonomik koşullardan memnun olduğu bir dünyanın yaratılması için bir araç mı? Aslolanın yaşamın sürdürülebilirliği olduğu ve asıl amacın yaşamla uyumlu, yaşamı destekleyen bir sistemin inşa edilmesi olduğunu net bir şekilde ortaya koyarsak etkili bir kalkınma stratejisi ile bu hedefe doğru giden yolu belirleyebiliriz. Böylece sorunların kaynağı ve semptomlarını ayırt etmemiz, toplumumuzun /kurumumuzun ihtiyaç ve kapasitesine göre neleri önceliklendireceğimizi belirlememiz kolaylaşır. Küresel sorunlar, insanı ayrıştırarak merkeze alan bakış açısıyla şekillenen kalkınma modellerimizin bir sonucu olduğuna göre eğer amacımız “kalkınma” olur ve sürdürülebilirlik bir sıfat olarak destekleyici bir kavram olarak kullanılırsa sorunu yaratan mental modelin devamı olma riskini barındırır ve çözüm üretme kapasitesi sınırlı kalır. Amacımız sürdürülebilir yaşam olursa kalkınma zarar vermeden, tamir ederek ve hatta net pozitif etki yaratarak bizi daha iyi bir dünyaya taşıyabilir. Sürdürülebilir kalkınmada sosyal girişimcinin rolü Sosyal girişimcileri sosyal etki odaklı motivasyonları ile yaşamın sürdürülebilirliğini gözeten bir ekonomik modelin öncüleri olarak tarif edebiliriz. Doğaları itibariyle çözüme, tamir etmeye, pozitif etki yaratmaya odaklı sosyal girişimler kalkınmanın kapsayıcı şekilde, gerçek ihtiyaçları ve sorunları çözerek gerçekleşebileceğini kanıtlar. Sürdürülebilir kalkınmada iş dünyasının üstlenebileceği role dair ipuçları ve ilham verirler. “Tüm kârlar eşit yaratılmamıştır. Sosyal faydası olan kârlar daha iyidir.” (Porter & Kramer, 2011). 

0 Comments

Benzer içerikler


Sohbet